*‘Eski dostluğu devam ettirmek, imandandır.’*
‘ *Dostlukta kıdem esastır’ nasihati gereğince, hemen üç kadim dostumu aradım ve* Peygamber (sav) Efendimizin bu mübârek sözünü onlarla paylaştım.
İslam’a göre, dostluk, bir nasip meselesidir ve insanın dışında gelişir.
Şununla dost olayım deyip olamazsınız.
Dostluk, yürürken belirginleşen bir şeydir.
‘Katlandığımız değil, razı olduğumuz insanlar dostlarımızdır.’
*‘Önce refîk, sonra tarîk’*
denilerek, yola çıkacağımız insanları dikkatli ve rikkatli seçmemiz tembihlenir.
İlk olarak şunu söyleyelim:
*‘İnsanı, yol değil, yol arkadaşları yorar.’*
Yola çıkacağımız insanları %100 isabetle seçme şansımız ise maalesef yoktur. Çünkü bu seçimi veya elemeyi, esas itibariyle yapacak olan bizler değiliz; yoldur, yolculuktur. Yanımızdakinin dostumuz olup olmadığı, yolculuk esnasında ortaya çıkar.
Özellikle siyasette
ve ticarette, bu yürüyüşlerin büyük
bir kısmı hüsranla sonuçlanır. Tanıdığımızı sandığımız insanları tanıyamamış olmanın üzüntüsü ve şaşkınlığı, bizi, yolculuktan daha fazla yorar.
Tam da burada şunu sormalı:
40 yıl birlikte olmuş olsak bile, bir insanı ne kadar tanıyabiliriz?
Rakkamlar maddiyatı, harfler ise maneviyatı temsil eder.
Dolayısıyla, rakamlar (ve hesaplar) üzerinden sahici bir dostluk kurulmaz, sadece ortaklık kurulur. Taraflar, ancak bir harfin (anlamın) ucundan tutarlarsa, dost olabilir veya kalabilirler. Rakkam ile harfi toplamaya kalkışırsanız eğer, bu işlem, sizi Nurettin Topçu’nun şu sözüne götürür:
*"Menfaat yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister."*
Kadim bir dostluğun tesisi için zorluklara, yokluklara ve imtihanlara ihtiyaç vardır. Bütün bunlardan alnının akıyla çıkan münasebete ise
‘sınanmış dostluk’ diyoruz.
Allah bizleri imtihanı geçmiş sınanmış dostlarla karşılaştırsın.!
*(Bir dostun not defterinden)*
Aynen çok haklısın