Bugün kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı sadece bir meydan muharebesinin zafer kutlaması değil, bir ulusun emperyalist güçlere boyun eğmemesi ve topraklarından söküp atarak özgürlüğüne kavuşma hikayesidir. 30 Ağustos zaferi, yıllarca güç koşullar altında sürdürülen askeri mücadeleyi sona erdirmiş, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma mücadelesini başlatmıştır. Milletimiz, bu onurlu kurtuluş mücadelesinde doğulusu batılısı, kuzeylisi güneylisi, kadını erkeği ile omuz omuza verdiği bağımsızlık mücadelesinde, bin yıllık kardeşliğinden güç alarak başarılı olmuştur. Hiç kuşku yok ki, büyük milletimiz şehit ve gazilerimizin armağanı olan Türkiye Cumhuriyeti'ni, birlik ve beraberlik ruhundan aldığı güç ve inançla daima yücelterek sonsuza kadar yaşatacaktır.
Bugün, Anadolu’nun vatanımız olarak yeniden tescili olan Büyük Zafer’in 100. Yıldönümünü, milletimizle ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki kardeşlerimizle beraber büyük bir gurur ve heyecanla kutluyoruz. 1919’da zor şartlar ve yokluklar içerisinde yakılan istiklal meşalesi, Gazi Mustafa Kemal’in ve silah arkadaşlarının öncülüğünde 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle zaferle taçlanmıştır. 30 Ağustos, büyük bir esaretle baş başa bırakılan bir milletin, neleri başarabileceğinin, bağımsızlık ve onuru için neleri göze alabileceğinin en açık ispatıdır. 30 Ağustos 1922’de Türk milleti, boyunduruk kabul etmeyeceğini, bağımsızlığını hiçbir şekilde terk etmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir.
Bu vesileyle bir kez daha Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Taarruz’un Başkomutanı, Önderimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarını minnetle yâd ediyor, tüm şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.