Yönetimsel zafiyetlerinden kurtulmuş bir ülke için çok önemli olan 16 Nisan'daki halk oylamasında ben de 'evet' diyorum. Bunun nedenleri çok açık aslında. Kabul etmemiz lazım ki, millet de böyle düşünüyor.
Yarınlarının refah içinde olmasını istiyor. Aydınlık bir gelecek istiyor. Çocuklarının daha huzurlu bir ortamda yaşayıp, iyi eğitim ve en iyi şartlarda sağlık hizmeti almasını istiyor.
Meseleye basit bir referandum gözü ile bakmayın. Sonuçlarını farklı bir şekilde ele alın.
Çünkü bu iş gerçekten çok başka
Her şeyden önce Meclis'in gücü artacak.
Daha icraatçı hükümetler gelecek.
Türkiye, artık gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir ülke olacak.
Türkiye, artık üzerinde oyun kurulan değil, oyunları bozan ve hatta oyun kuran bir ülke halini alacak.
Bu işler o kadar kolay mı demeyin. Karamsarlığa düşmeyin. Tarihe bakın, Sakarya'yı, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı, Milli Mücadele yıllarını ve tabii ki 15 Temmuz'u hatırlayın. Milletin toplumsal bir bilinçle ayakta kalma çabasını aklınıza getirin. Kısacası bu milletin neler yapabileceğini iyi idrak edin...
Bu millet için bunların hepsi kolay. Referandumda 'evet' demek de, hizmet edecek adama hak ettiği değeri vermek de milletimiz için çok kolay...
Adamın biri için 'Muhtar bile olamaz' deniyordu. Bu sözü kullananlar her zaman büyük hizmetlerin de önünde set oldular. Aynı suratsızlar, Osmangazi Köprüsü'nün ayakları dikilince 'Bunlar boş işler' dediler.
Paradan altı sıfır atılınca 'Yapamazsınız' diyerek devletin şevkini kırmaya çalıştılar.
Hem Marmaray'ı eleştirip hem de oradan ilk geçen toplulukta yer alan bir zihniyetin sahiplerine karşı nasıl mücadele verebilirsiniz ki...
IMF'ye borcun bitmesinin gururunu yaşayacaklarına, sürekli 'ama' ile başlayan cümleler kuran insanlara ne cevap verebilirsiniz ki...
3. köprü ve 3. havaalanı gibi projeleri bile eleştiren insanlara millet ve hizmet kelimesinin anlam içeriğini hangi cümlelerle izah edebilirsiniz ki...
Böylesine kin ve nefretle dolu bir muhalefet anlayışının istemediği her şeyi ben kabul ediyorum...
Bakanımıza izin vermeyip insanların üzerine atlarıyla itleriyle giden Hollanda'nın...
Üçüncü havalimanı projesinden dolayı Türkiye'yi hedef olarak belirleyen Almanya'nın...
Rusya ile yakınlaştık diye bu memleketi, destekledikleri PKK ve DAEŞ ile mücadele ettirip cezalandırmanın derdine düşen Amerika'nın...
'One minute' sözünü hala içinden çıkaramayan İsrail'in...
Büyüyen Türkiye'yi her zaman bir tehdit olarak gören, manşetleri ile gurbetçilerimizden 'hayır' oyu isteyen, bu ülkenin cumhurbaşkanının başına silah dayanmış görseli kullandıran İsviçre'nin...
Ve bu ülkenin gelişip kalkınmasını hazmedemeyen Avrupa Hırttan Sesler Korosu'nun istemediği her şeyi ben istiyorum...
Bu anlamda 16 Nisan 2017 tarihinin Türkiye'nin geleceğe yönelmesi adına mihenk taşı olacağını düşünüyorum.
Mesele yarınlarımız ise, derdimiz bayrak ve minarelerde ezanın susmaması ise, talebimiz büyük ve güç Türkiye ise, o halde tercihimiz 'evet' olmalı.
Kimse gücenmesin, darılmasın, eleştirmesin. Herkes gibi benim de fikirlerim ve kararlarım var.
Bunları söyleyecek cesaretim de...
Sonra mevzu daha güçlü bir Türkiye ise ben nasıl olur da tarafsız olurum ya da yanlış yerde saf tutarım...
O yüzden net bir şekilde ifade ediyorum.
Aydınlık bir Türkiye için, çocuklarımız için, gençlerimiz için, geleceğimiz için ben bu referandumdan 'evet' sonucu alınmasının en hayırlısı olduğunu düşünüyorum...
Selam Saygı ve Dua ile