Hayat yolculuğumuz ilk anından itibaren  ailemiz   başta olmak üzere öğretmenlerimiz ve okullarımızın büyük bir önemi vardır. Harcımızın karıldığı ilk yılların mimarlarıdır onlar.
Hem aile büyüklerimize,  öğretmenlerimize hem de ilim sahiplerine her türlü saygı ve hürmet göstermemiz elzemdir. İlim öğrenmenin, ilim tahsil etmenin birinci yolu hürmet saygıdan geçer.
İnsanları birbirinden ayıran ve farklı kılan, maddi ve manevi bir takım özellikleri ve doğuştan getirdiği yeteneklerinin farklılığıdır. Kişiler  toplumda bu  kişilik yapılarına ve yeteneklerine gör ilgi görürler. İnsanları insanlar içerisinde saygı, sevgi, hürmet görmelerinin başında ise ilim sahibi  olmaları üstünlükleri de  takva  sahibi olmalarından kaynaklanır. Takva ise ancak ilim bilmekten gelir. Çünkü cahilin takvası olmaz.
İşte bu yüzden toplumlar ilim sahiplerine verdiği önem kadar değerlidir, o derece yücelir. Bu noktada öğretmene hürmet göstermek ilmine olan hürmettendir.
“Deki  ey Rabbim! İlmimi arttır”. (Taha suresi) “De ki, bilenlerle bilmeyenler hiçbir olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar.”(Zümer Suresi). Şu iyice bilinmelidir ki, ilim öğrenmek için çaba gayret sarf eden ilim yolcusu, ilmin kapısını ancak ilim sahibi öğretmenine hürmet ve saygı ile açabilir. Çalışarak değil.
“Allah içinizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenlerin derecesini yükseltir.”(Mücadele suresi) “Allahtan kulları içinde ancak ilim sahibi olanlar korkar.”(Fatır suresi)
“Ya alim, ya öğrenci, ya dinleyici veya bunları seven olun. Yoksa helak olursunuz.”(Beyhaki) Alimle oturmak, sohbetinde bulunmak hatta yüzüne bakmak bile sevap olduğu unutulmamalıdır.
İnsan ve toplumları kötü gidişattan ilim ve alimler kurtarır. Rehber olmadan doğru yol bulunamaz.  Kaptan olmadan deryada yol alınamaz.
Büyük bir peygamber olan Hz Musa bile Hz Hızır Aleyhisselamdan ilim öğrenmeye gitmiştir. İmam Yusuf  çok sevdiği oğlu vefat edince talebelerine; “Defin işlerini sizler yapın. Ben hocam İmam-ı Azam’ ın dersine gidiyorum. Dersimi kaçırmayayım.” Dedi.
“Vefatından sonra onu cennette çok ihtişamlı bir köşkte gördüler. Buna nasıl kavuştun diye sorulunca; “ İlim öğrenmeye ve hocama olan sevgimden.” Diye buyurdu. ( Teallümü Müteallim).
Fatih Sultan Mehmet Han Fatih Camii civarındaki meşhur medresesini yaptırmış, önüne bir çukur kazdırmış ve üzerine  demirden ızgara koydurmuştu.  O zamanlarda kimse bir anlam veremedi.  Taa ki!  Fatih Sultan Mehmet  şöyle diyene kadar;” Ben vefat edince üzerime mezarımdan çıkan toprağı atmayın; onun yerine  bedenimi, medreseye devam eden ilim talebelerinin  ayaklarından koparak ızgaranın altına biriken  bu mübarek tozlarla, çamurlarla örtün. Umulur ki, Cenab-ı Hakk onların yüzü suyu hürmetine bana merhamet eder.”
Öğrenci öğretmenine karşı saygı da kusur etmemeli. Öğretmeninin önünde yürümemeli, sebepsiz yere dersine katılmamazlık etmemeli. İzinsiz söz söylememeli, söze başlamamalı, soru sormamalı. Yani öğrenci öğretmeninin kızgınlığına sebep olacak şeylerden kaçınılmalıdır.
Hoca ile doktorun  her ikisinin de sözlerine  itibar edilmediği müddetçe iyiliğe ulaşılmaz. “ilim ve irfan ise hürmet görmediği yerde barınamaz.”
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner2817